Gamlar ve Aralıklar

Müzik ülkesi 16 Aralık 2012 Pazar | 16:04


GAMLAR

Tam Ses Aralık (ing. whole tone interval) / Yarım Aralık:

İki nota arasındaki mesafeye “aralık” denir. Klasik batı müziğindeki eşit tamperaman sistemde, bir tam ses (örneğin, Do-Re) iki eşit parçaya ayrılır. Elde edilen her bir parçaya bir yarım aralık adı verilir. Aşağıdaki örnekte Do majör gamında Mi-Fa ve Si-Do notaları arasında yarım aralık vardır. Diğer notaların arası ise tam aralıktır.
Do------------------1/2------------------Do# = Re -------------------1/2---------------- Re

Tam Aralıklar (ing. perfect interval): 4 aralığı tam aralık olarak adlandırıyoruz:
Unison: 2 farklı ses kaynağının verdiği aynı frekanstaki sestir. Örneğin gitar ve keman unison çalsın dendiğinde iki enstrüman aynı frekanstaki notayı çalar.
Tam 4’lü (T4): 5 yarım sesten oluşur.
Tam 5’li (T5): 7 yarım sesten oluşur.
Oktav (Tam 8’li): 12 yarım sesten oluşur. Herhangi bir gamın ilk ve son sesi arasındaki aralıktır.


Not: Bu bölümde ‘aralık’ konusu gamlar konusunda kullanacağımız kadarıyla dar bir çerçevede ele alınmıştır. ‘Aralık’ konusu 5. çalışmada detaylı olarak ele alınacaktır.
Arızalar (ing. accidental )

Bemol (ing. flat): (  ) işareti ile belirtilir. Yanında bulunduğu notayı yarım ses kalınlaştırır.
Notanın sol tarafına yerleştirilir.
Çift Bemol:( )işareti ile belirtilir. Yanında bulunduğu notayı tam ses kalınlaştırır. Notanın sol tarafına yerleştirilir.
Diyez (ing. sharp): (#) işareti ile belirtilir. Yanında bulunduğu notayı yarım ses tizleştirir. Notanın sol tarafına yerleştirilir.
Çift Diyez: () işareti ile belirtilir. Yanında bulunduğu notayı tam ses tizleştirir. Notanın sol tarafına yerleştirilir.
Natürel (ing. natural): (  ) Bemol veya diyez almış bir notanın, doğal haline döneceğini belirten işarettir.
Gam (İng. Scale, Fra. Gamme, Alm. Tonleiter, İta. Gamma)

Bir sesten başlayıp, o sesin oktavında sona eren ses dizisidir. Kalın sesten başlayıp incelen gama “çıkıcı gam”, ince sesten başlayıp kalın seslere doğru inen gama “inici gam” denir. Gam kelimesi ‘dizi’ kelimesiyle eş anlamlı kullanılabilmektedir. Biz bu metotta ‘gam’ kelimesini tercih edeceğiz ve eşit tamperaman sistemde çalınabilecek/okunabilecek gamları ele alacağız (yani makamsal dizileri incelemeyeceğiz).
Batı Müziği’nde kullanılan temel gamlardan (majör ve minör) bahsetmeden önce, bu gamların oluştuğu Antik Yunan Medeniyeti’nde ve Ortaçağ Avrupası’nda kullanılan modları (bu dönemlerdeki gamlara mod deniyor) incelememiz gerekir.
Antik Yunan Medeniyeti’nde modlar 4 sesli ‘tetrakord’ların bir araya gelmesiyle oluşuyordu. Bu dönemde miksolidyan, lidyan, frigyen, doryan, hipolidyan, hipofrigyen ve hipodoryan olarak adlandırılan modlar kullanılmıştır ve bu modlar, ortaçağda kullanılan kilise modlarından farklıdır.
Ortaçağda kullanılan temel 7 kilise modunu, içinde majör ve doğal minör gamları da barındırdığı için ayrıntılı olarak inceleyeceğiz. Kilise modları 7 sesten oluşan gamlardır.
1) İyonyan Mod (Majör Gam)

2 tam, 1 yarım, 3 tam, 1 yarım aralıklardan oluşan moddur. Bu mod Barok Dönem’de majör gam olarak kullanılmaya başlanmış ve klasik batı müziğinin temel gamlarından biri olmuştur.


Türkiye’de kullanılan makamların sistemleri çok farklı olsa da (koma kullanımı, seyir özellikleri gibi); iyonyan modunun ana dizisindeki aralıkların Rast makamı dizisinin aralıklarına benzediği söylenebilir.
2) Doryan Modu

1 tam, 1 yarım, 3 tam, 1 yarım, 1 tam aralıklardan oluşan moddur. Bu modu oluşturabilmek için bu aralıkların ezberlenmesine gerek yoktur. Herhangi bir iyonyan modun (majör gamın) 2. notasından başlayarak o notanın oktavına kadar geldiğimizde elde ettiğimiz gam, doryan modudur.
Re notasından oktavına arıza almadan gittiğimizde doryan modunu elde ederiz.


Doryan modunu aşağıdaki şekilde de oluşturabiliriz:
Herhangi bir majör gamın 3. ve 7. seslerini yarım ses pesleştirdiğimizde doryan gamını elde ederiz. Aşağıda hiç arıza almayan do majör gamı üzerinden 3. ve 7. sesleri yarım ses pesleştirerek elde ettiğimiz do doryan gamı gösterilmiştir.

Doryan modunun ana dizisindeki aralıkların Hüseyni makamı dizisinin aralıklarına benzediği söylenebilir.
3) Frigyen Modu:

1 yarım, 3 tam, 1 yarım, 2 tam aralıklardan oluşan moddur. Herhangi bir iyonyan modun (majör gamın) 3. notasından başlayarak o notanın oktavına kadar geldiğimizde elde ettiğimiz gam, frigyen modudur.
Mi notasından, oktavına arıza almadan gittiğimizde frigyen modunu elde ederiz.


Frigyen modunu aşağıdaki şekilde de oluşturabiliriz:
Herhangi bir majör gamın 2., 3., 6. ve 7. seslerini yarım ses pesleştirdiğimizde frigyen gamını elde ederiz. Aşağıda hiç arıza almayan do majör gamı üzerinden 2., 3., 6. ve 7. sesleri yarım ses pesleştirerek elde ettiğimiz do frigyen gamı gösterilmiştir.

Frigyen modunun ana dizisindeki aralıkların Kürdi makamı dizisi aralıklarına benzediği söylenebilir.
4) Lidyan Modu:

3 tam, 1 yarım, 2 tam ve 1 yarım aralıklardan oluşan moddur. Herhangi bir iyonyan modun (majör gamın) 4. notasından başlayarak o notanın oktavına kadar geldiğimizde elde ettiğimiz gam, lidyan modudur.
Fa notasından, oktavına arıza (diyez, bemol) almadan gittiğimizde lidyan modunu elde ederiz.


Lidyan modunu aşağıdaki şekilde de oluşturabiliriz:
Herhangi bir majör gamın 4. sesini yarım ses tizleştirdiğimizde lidyan gamını elde ederiz. Aşağıda hiç arıza almayan do majör gamı üzerinden 4. sesi yarım ses tizleştirerek elde ettiğimiz do lidyan gamı gösterilmiştir.

5) Miksolidyan Modu:

2 tam, 1 yarım, 2 tam, 1 yarım ve 1 tam aralıklardan oluşan moddur. Her hangi bir iyonyan modun (majör gamın) 5. notasından başlayarak o notanın oktavına kadar geldiğimizde elde ettiğimiz gam, miksolidyan modudur.
Sol notasından, oktavına arıza almadan gittiğimizde miksolidyan modunu elde ederiz


Miksolidyan modunu aşağıdaki şekilde de oluşturabiliriz:
Herhangi bir majör gamın 7. sesini yarım ses pesleştirdiğimizde miksolidyan gamını elde ederiz. Aşağıda hiç arıza almayan do majör gamı üzerinden 7. sesi yarım ses pesleştirerek elde ettiğimiz do miksolidyan gamı gösterilmiştir.

6) Aeoliyan Modu:

1 tam, 1 yarım, 2 tam, 1 yarım ve 2 tam aralıklardan oluşan moddur. Herhangi bir iyonyan modun (majör gamın) 6. notasından başlayarak o notanın oktavına kadar geldiğimizde elde ettiğimiz gam, aeoliyan modudur. Bu mod Barok Dönem’de doğal minör gam olarak kullanılıp, klasik batı müziğinin temel gamlarından biri olmuştur.
La notasından, oktavına arıza almadan gittiğimizde aeoliyan modunu elde ederiz


Aeoliyan modunu aşağıdaki şekilde de oluşturabiliriz:
Herhangi bir majör gamın 3., 6. ve 7. sesini yarım ses pesleştirdiğimizde aeoliyan gamını elde ederiz. Aşağıda hiç arıza almayan do majör gamı üzerinden 3., 6. ve 7. sesi yarım ses pesleştirerek elde ettiğimiz do aeoliyan gamı gösterilmiştir.

Aeoliyan modunun ana dizisindeki aralıkların Nihavend makamı dizisinin aralıklarına benzediği söylenebilir.
7) Lokriyan Modu:

1 yarım, 2 tam, 1 yarım ve 3 tam aralıklardan oluşan moddur. Herhangi bir iyonyan modun (majör gamın) 7. notasından başlayarak o notanın oktavına kadar geldiğimizde elde ettiğimiz gam, lokriyan modudur.
Si notasından, oktavına arıza almadan gittiğimizde lokriyan modunu elde ederiz.


Lokriyan modunu aşağıdaki şekilde de oluşturabiliriz:
Herhangi bir majör gamın 2., 3., 5., 6. ve 7. sesini yarım ses pesleştirdiğimizde lokriyan gamını elde ederiz. Aşağıda hiç arıza almayan do majör gamı üzerinden 2., 3., 5., 6. ve 7. sesi yarım ses pesleştirerek elde ettiğimiz do lokriyan gamı gösterilmiştir.

Diğer Gamlar:

Bu metotta 7 sesli majör ve minör gamları ayrıntılı olarak inceleyeceğiz. Ancak, 7 sesli gamlar dışında da birçok gam bulunmaktadır. Bu bölümde bu gamlara kısaca değineceğiz.
Pentatonik Gam: “Penta” kelimesi Latincede 5 anlamına gelmektedir. 5 sesten oluşan gamdır. Dünyanın birçok yerindeki yerel müziklerde pentatonik gamlara rastlanır.
Blues müziğinde minör pentatonik gam yaygın olarak kullanılır:
Örnek 1:

Örnek 2:
Çin’de kullanılan Gong pentatonik gamı:

Tam Ses Gamı:
6 sesten oluşan bir gamdır. Sadece tam aralıklardan oluşur.

Oktatonik Gam:
8 sesten oluşan bir gamdır. Art arda gelen tam ve yarım aralıklardan oluşur.

müzikte ses değiştirme işaretler







DİYEZ: Önüne yazıldığı notayı yarım ses inceltir (tizleştirir).
BEMOL: Önüne yazıldığı notayı yarım ses kalınlaştırır (pesleştirir).
NATUREL:Diyez ile incelmiş veya bemol ile kalınlaşmış notaları doğal haline döndürür.
ÇİFT DİYEZ: Önüne yazıldığı notayı tam (bir) ses inceltir (tizleştirir).
ÇİFT BEMOL: Önüne yazıldığı notayı tam(bir) ses kalınlaştırır (pesleştirir).

Müziğin Temel Unsurları


müziğin temel unsurları

Müziğin temel unsurlarıyla ilgili genel bilgiler hemen herkes tarafından bilinir ama bazen bu unsurların kısa bir cümle oluşturması o kadar da basit değildir çünkü her bir unsur içinde birçok element barındırır ve her biri bir diğeriyle kuvvetli bir bağ içindedir. Bir müzik eseri doğası gereği fiziksel ve ruhsal bir çok unsuru birarada taşır. Müziğin karmaşık ve kompleks olduğu düşünülür ama yakından ilgilenince bunun öğrenilebilecek olduğu da anlaşılır. Müzisyenlerin ve bestecilerin en sık kullandıkları dört temel unsur ve diğer faktörler hakkındaki yaygın metotlar bellidir ama çok fazla uç düşünmeye gerek olmadan biliriz ki, çoğu müzik parçaları sadece birkaç unsur biraraya getirilerek de ortaya çıkmış olabilir. Aksi mümkün olsa da genel kabul gören, her müzisyenin müzik teorisi bilmesi gerektiğidir.
Melodi
Melodi, üç düzlemde ele alınabilir. a. Belirli bir ifade veya fikir olarak birbiriyle ilişkili sesleri ritmik olarak organize eden ses veya söz dizisi, b. Arka arkaya notaların düzenlenmesi açısından müziğin yapısı, c. Bir kompozisyon eşliğinde eserin önde gelen hava’sı, d.teknik bir müzikal düşünce birliği. Türkçede tam karşılığı makamla söylediğimiz nağme. Melody ritmi ile ele alınmalıdır çünkü müzik için gerekli olan esas unsurlarlardır. Melodi, bir şarkının ana ayarını yapar ve bir dizi tek ton’lu notalar dizgesi oluşur, sol-sağ okunur ve müziğin yatay (horizontal) yönünü ortaya koyar. Notalar eşzamanlı olarak çalınır ve bu nedenle gösterimde dikey yazılır, çünkü uyum ‘dikey’dir. İki veya daha çok sayıda melodinin bir arada çalınması da sözkonusudur ki bu kontrpuan  (iki farklı melodi birbirine uyumlu hale getirilir) ile mümkün olur. bir müzik parçasının melodik hattında, melodi ile ilişkili süslemeler ekstra notalar bulunabilir. Melodi ile ilişkiyi “yüksek” ve “düşük” tutan ise perdedir, derecesi ve vibrasyonu ise ritimle birlikte müziğin işitsel niteliğini (örneğin,bpm) verir. Bir müzik parçasının melodik dokusal özellikleri polifonikveya monofonik çoksesli veya teksesli-  yapısını ortaya koyar. 1600’lü yıllardan bu yana polifonik uyum mod’lu müzik kabul görmüştür, Melodinin prensipleri sonsuzdur  ama kendi başına bir melodi monofoniktir. Melodi birçok bileşene sahiptir. Tek bir melodik hattı bir ölçekte konsantre etmesi mümkün olduğundan, uyum, uyak, ritim ve kompozisyon parçaları arasındaki mantıksal bağları kurar ve diğer unsurları hakimdir. Zengin bir müzik tüm bu unsurların tek bir ses olarak karmaşık bir melodi olarak verebilir.
Müziğin unsurları içinde adı üzerinde en fazla konuşulan unsur meledidir. Çünkü müziğin kendisini hatırlatmadığı durumlarda bile melodi kendisini hatırlatır. Bu nedenle melodinin hafızası vardır derler, hatta tatlı bir kokusu, bazen bir melodi müzik kadar güçlü olabilir. Bu melodinin bir ritmik hattın üzerinde olmasını sağlayan ise armonidir. Müzikte bir denge olduğunda armoni kulağa hoş gelir. Denge bazen kesintilerden veya eklemelerden sonra kalandır, eşit olarak bölünmemiş zamanı bir ayarda tutar ve esere bütünlük dokusu verir. Müziğin özünde iki ana elemanı vardır. Ses ve hareket. Ses ton, perde, melodi ve armoniyi içine alır. Hareket ise zaman, ölçü, tempo ve ritimden meydana gelir.
Ritim
Bir müzik parçasında notaların düzgün ve ardışık sırayla birbirini takip etmesi ritmi ele verir ve ritim müziğin temel elemanları içinde en sabit görevi olan unsurdur, ritmin olmazsa olmazı ise ‘periyodikliği’dir. Müziğin ritmik yapısı harmoni ve melodiden ayrı yapılanır ki, ritmin de kendi içindeki elementleri vardır. İlki, ritmin süresidir, bu süregiden akış içinde müziğin başlaması ve sonlanmasına ulaşır. İkincisi tempodur, ritmin zamanı içinde bölünmesi ritmin hızını belirler ve bu tempoyu ortaya çıkarır. Tempodaki herhangi bir değişiklik, eserin ritmik yapısını etkilemez, örneğin gevşek bir pasajda temponun gergin olması, kalabalık bir pasajda gevşek olması gerekebilir. Ritmin içindki rubato olarak adlandırılan terim ise, ‘bir pasajın büyük bir ritim özgürlüğü içinde çalınması ise icracının yorumu ile ortaya çıkan durumu anlatır. Üçüncüsü ölçüdür. Ölçü ve bar terimleri sık sık birbirinin yerine kullanılmaktadır ama ölçü, periyodik olarak diğerlerinden daha güçlü notayı düzenli aralıklarla ölçer ve ayırır, Vuruşların ölçü uzunluğu, kısa veya uzun olabilir. 2/4, 4/4, 4/8, zamanı ölçmek için gösterilen işaretlerdir. Nasıl ki bir şarkıyı hatırlamak istediğimizde mırıldandığımız şey melodidir, bunu sürekli hale getiren ve melodinin ana hattını oluşturan ritimdir ve bilinir ki ritim melodi olmadan varolabilir ama melodi ritim olmadan varolamaz.
Armoni
Bilinir ki şarkı akorlardan meydana gelir ve armoni akor kurallarına başvurarak seslerin nasıl birbirine uygun kullanılabileceklerini, nasıl bağlanacaklarını, taşıdığı değerleri ve görevleri üstlenir. Armonik müziğin kullanımına IX.yüzylın ortalarında rastlanır. XVI. yüzyılda ise bir piyano, akor için popüler bir yöntemden farklı bir tonda ölçeklendirilmiş ve saf tonlar olduğunu ortaya çıkan temel ölçekli (tonik) armoniler ile eşit tempered ölçekli (ortak kullanım ölçekli) armoniler birbirinden ayrı değerlendirilmişti. Melodik yapı müziğin ‘yatay’ yönüyle ilgilenirken armoni ‘dikey’ unsurlarıyla ilgilenir. Ayrı iki veya daha çok ses aynı anda çalındığında kendini hissettiren armonidir ve melodik hat birden fazla olduğunda müziğin aynı sahada uyum içinde ilerlemesi sağlar ve melodik kalıbın içindeki ayrı tınlayan bağımsız sesler arasındaki ilişkiyi düzenler. Armonik bir kalıp kolaylıkla akor haline dönüştürülebildiği gibi müziğin akışında, onu güzelleştiren, şarkıya estetik katan unusurdur, bu nedenle ayırt edilebilir niteliktedir fakat bu dinleyici tarafından işitilemez olmalıdır. Armonik akorların kendi içinde katmanları vardır. Majör (büyük üçlü) en temel armoniler birimidir, mutlu akor’ları, minör (küçük üçlü) ise hüzünlü akorları işaret eder. Günümüz çağdaş müziğinde, aralıklar yeniden bir fonksiyon kazandığından zaman zaman armoni fikrinden uzaklaşıldığı görülür. Bir parçanın armonik kalınbı ise akorların ne sıklıkta değişiklik gösterdiğine bağlıdır. Yani birbiri ardına gelen ve hemen hesap edilebilir olan titreşimler armonik, hesap edilemeyenler ise değildir.
Geçmişten bu yana insanlar doğadaki cazibenin ve mistik telkinin esasını bulmaya ve araştırmaya yönelmişlerdir. Çağlar boyunca duygu, sezgi ve düşünce ile sayısal oranların paralelliğini bulmaya çalışmıştı. Hayatın kendi oluşu içinde, bir dinamizm ve genel bir armoni yasası vardır. Armoni kimi zaman “aykırı sesleri” uyumlu hale getirmek için, kimi zamanda herhangi bir ton içindeki aynı seslerin farklı zamanda duyulması ile oluşan ahengi yaratmak için kullanılır. Bir şarkı akorlardan meydana gelir ve bu akorlar majör yada minör ton’dadır. Peki bir şarkıda her ikisi beraber kullanılamaz mı? Kullanılırsa, ‘uyum’ bunun neresindedir. Duyduğumuz her ses içinde başka sesler de barındırır. Bir tek nota veya ses duyduğunuzda sistematik olarak peşinden belli sesleri tekrarlar. Buna müzikte ‘doğuşkanlar’ denir. İlk duyulan sesin peşinden ondan çok daha az miktarda tınlamasıdır. Bu duyum  derinliği sağlarken beyin bunu sesin doygunluğu olarak algılar. Yani bir ses duyulduğunda peşinden başka sesler de duyulur. Bu doğuşkanlar tek bir koşulla duyulurlar. Onu çıkardan nesnedeki titreşen her neyse o an yanınızda titreşmelidir. (yani herhangi bir aktarım veya ortam değişikliğine uğramamış olması gerekir) örneğin bilgisayardan gelen sesler. Bunlar aktarım yaşadığı için doğuşkanlarını kaybederler. Bir sesin herhangi bir şekilde kaydı yapıldığında varolan tüm doğuşkanları kaydedemez kaldı ki seslerin üzerinde mastering işlemlerinin amacı da bu kaybolan hislerin ve sunileşen sesleri orijinaline yakınlaştırılma çabasıdır.
Tını
Sesler genellikle perde, ses yüksekliği ve ses kalitesi ile karakterize edilirler. Sesdeki “ton kalitesi” ise aynı sahadaki sesleri ayırt etmek için ses özelliklerini açıklar. Her sesin kendine özgü ton kalitesi vardır ve her ses kendine özgü bir tını verir. Aynı oktavda, aynı notayı (tonu) aynı yoğunlukta ve aynı uzunlukta çalan bir kemanla bir flüt arasındakı temel fark ‘tını farkı’dır. İki ses arasındaki tını farkı da aynıdır. Tını aynı zamanda sesin frekansını ortaya çıkardığı gibi sesin yumuşaklık veya sertlik düzeyini de belirler. Sesin dinamik yapısı ile harmonik içeri tarafından belirlenen sesleri, bir gitartın akustik mi elektronik mi olduğunu ayırt eder. Müzik araçlarının verdiği sesleri birbirinden ayırt etmeyi sağlayan tını özelliği olduğu gibi, bir cismin titreşiminden çıkan sesi ile başka nitelikteki bir cismin aynı yükseklikte çıkan sesi arasındaki ayırt edici özelliklerini de kapsar. Örneğin çalınan aletin bir bas gitar veya bir lead gitar olduğunu gösteren tekil veya birden fazla akorun aynı yada farklı zamanlarda birlikte olmasını ortaya çıkaran tını’dır, ve tını çoğu kez seslerin notasyon hücumu ve müzik dinamikleri olarak ele alınır. Müzisyenler enstrüman veya komposizyon ile ses kontrolü yaparken tüm geçerli yazılı işaretlerin birarada olması gerektiğini bilirler. Ses tonu ise yüksek frekanslı (yüksek perdeden) sesler tiz, düşük frekanslı (düşük perdeden) sesler pes olarak nitelendirilir. Ses tonu bu anlamda genellikle perde ile birlikte kullanılır ve sık sık ses kalitesi anlamına gelir. Bir şarkıcı veya flüt çalan bir müzisyen mükemmel bir perdeden ses üretebilir, ama sesin  kalitesi düşükse, sonuçları donuk veya zayıf olacaktır.Bir şarkıcının ses tonu ve sesinin kalitesi diğer enstrümanlar veya seslerden kendini ayıran bir eşikte kullanıldığında  bu vokal sahanın özelliklerini de gösteriyor

Çalgı Müziği Toplulukları


Pop Müzik Toplulukları

Daha çok yapay ses üzerine insan sesi işlenmesine denir.

Caz Müziği Toplulukları

Caz müziği toplulukları, caz müziklerini seslendirmek üzere oluşturulan topluluklardır. Caz müzik topluluklarında genelde saksafon, trompet, klarnet, trombon, piyano, kontrbas, gitar, basgitar gibi çalgılar kullanılır. İnsan sesi ön plandadır. Bestelenmiş şekliyle seslendirilmiş olmasının yanı sıra genellikle doğaçlama olarak çalınması en büyük özelliğidir.
Oda Müziği Toplulukları

Klasik Batı müziği türlerini seslendirmek üzere oluşturulan topluluklardır. Bu topluluklar en az iki, en çok on çalgı ile oluşturulur. Oda müziği topluluğundan bazıları şöyle sıralanabilir:
İkili (düo):Keman-piyano, obua-flüt, gibi bir ezgi ve bir eşlik çalgısıyla oluşturulur.
Üçlü (trio):Keman-viyola, viyolonsel vb. çalgılarla oluşturulur.
Dörtlü (kuartet):İki keman, viyola, viyolonsel, vb. çalgılarla oluşturulur. Bu topluluklara yaylı çalgılar dörtlüsü de denir.
Ayrıca beşli (kentet), altılı (sextet), yedili (septet),sekizli (oktet), dokuzlu (nontet) gibi çalgı toplulukları da vardır.

Çalgı Nedir ?


Çalgı (müzik aleti) müzik yapmak için kullanılan aletlere verilen genel addır.
Çalgıların türleri, tarihi, yapım biçimleri gibi konuları inceleyen bilim dalına da Organoloji denir.
Çalgı yapımı, bazı bilim alanlarını yakından ilgilendiren bir teknolojidir. Akustik bilimi ve sanat tarihi bu yan dallar arasındadır. Çalgıların kullanımları ve tarih içinden gelerek aldıkları yeni biçimler, sosyolojik araştırmaların kapsamındadır. Arkeolojik araştırmalar ise çalgıların 5000 yıl önce kullanıldığını göstermektedir. Çalgı biliminin temeli 20. yüzyıl başlarında atılmıştır. Çalgılarda bulunan parçaların adlandırılarak uluslar arası birer terim haline gelmesi de bu yakın döneme rastlar. Müzik yazarı ve çalgı yapımcısı Victor-Charles Mahillon, çalgı bilim alanında önderlik eden bir uzmandır. Doğal olarak bu alanda derinleşebilmek için, akustikçilerin ve müzikologların katkılarına ihtiyaç duyulmuştur. Çalgıların bilimsel olarak sınıflandırılmasını ve adlandırılmasını 16. yüzyılda Sebastian Virdung ve Martin Agricola ile 17. yüzyılda Michael Praetorius ve Rahip Marin Mersenne'nin (1588 - 1648) gerçekleştirdikleri söylenebilir.

Enstrümantal Müzik



 yalnız çalgılar için hazırlanmış müzik.
genellikle rock,metal parçaların farklı yorumlanması durumunda kullanılır,zaten diğer türler(jazz blues classical)başlı başına enstrumantal olduğundan dolayı enstrumantal olarak sınıflandırmaya gerek yoktur.
ayrıca insan ruhunun değişik hallerini en iyi betimleyen müzik türüdür enstrumantal müzik.
grup yorum un kucaklasma albümünde yaptigi müzik.
sözlere sahip olmaması nedeniyle insanın kendi algıladığı biçimde kalacak olan, buna rağmen günümüzde çok rastlayamadığımız müzik.
dinlendirici özellige sahip müzik türüdür.rehber ögretmenler öss hazırlıgındaki ögrencilere ders calısırken bu tür müzik dinlemeyi tavsiye ederler.
tartışmasız en iyi icra ettiğimiz müziktir.
türk popunu, rockunu bilmem fakat entrumantal konusunda rahatlık ve içtenlikle dünyanın bir numarasıyız diyebilirim.


İnsan Sesleri ve Ses Toplulukları


Müzikte insan sesleri Kadın, Erkek ve Çocuk sesleri olmak üzere üçe ayrılırlar. Çocuk sesleri mutasyon dönemine (Ergenlik) kadar kızlarda ve erkeklerde aynıdır. Bu dönemden sonra erkek çocukların sesleri kalınlaşmaya, kız çocukların sesleri ise gerçek halini almaya başlar. Kadın ve Erkek sesleri kendi içersinde 3'e ayrılırlar.

Kadın Sesleri :

a) Soprano : İnce (Tiz) sesli bayanlar

b) Mezzosoprano : Orta sesli bayanlar

c) Alto : Kalın (Bas) sesli bayanlar

Erkek Sesleri :

a) Tenor : İnce (Tiz) sesli erkekler

b) Bariton : Orta sesli erkekler

c) Bas : Kalın sesli erkekler

SES TOPLULUKLARI

Müzik yapmak için biraraya gelen insan topluluklarına KORO, koro üyelerinden her birine KORİST denir. Eğer müziği bir kişi yapıyorsa yaptığı işe SOLO, yapan kişiye SOLİST denir.

Koroyu ŞEF yönetir.

Korolar yaş itibariyle belirli gruplara ayrılırlar :

1- Çoçuk Koroları

2- Gençlik Koroları

3- Kadın koroları

4- Erkek Koroları

5- Karma Korolar

İnsan Sesi


İnsan sesi Tanrı’nın müzik sanatına ve bizlere sunduğu en muhteşem hediyelerden biridir. Eski zamanlarda sadece ayinlerde ve bu gibi dinsel temalarda kullanılan insan sesi daha sonraki aşamalarda, özellikle Rönesans sonrasında din dışı konularda da kullanılmaya başlanmıştır. Operanın doğması ile birlikte solo ses ve şarkıcılık büyük bir ustalığa ulaşmıştır. Ses ve söze ilave olarak melodinin katmış olduğu nicelik, şan sanatını etkileyici bir sanata dönüştürmüştür. Sesin gürlüğü, niteliği ve yüksekliği gırtlağın iç yapısına bağlıdır, bu çeşitlilikler neticesinde bir çok sanatçı, bu yetenekleri sayesinde sanatta kendilerine özel bir yer bulmuşlardır. Ses tiplerine ve özelliklerine göre müzik türleri geliştirilmiş, farklı şekilde okuma tarzları meydana gelmiştir. İnsan sesleri incelik ve kalınlık kavramına göre sınıflandırılır, buna göre ses öncelikle kadın ve erkek sesleri olmak üzere ikiye ayrılır. Buna göre en ince sesten başlayarak kalına doğru sıralarsak:
• Soprano
• Mezzo-Soprano
• Alto
• Tenor
• Bariton
• Bas
Soprano en ince kadın sesi, mezzo-soprano orta incelikte kadın sesi, alto kalın kadın sesi; tenor ince erkek sesi, bariton kalın erkek sesi, bas en kalın erkek sesi olarak yorumlanır. Bunlara ilave olarak Bas-Bariton denen bir ses aralığı vardır, bu aralıkta bariton ve bas arasındadır.
Resimde insan sesi aralıklarını piyano klavyesindeki düştüğü pozisyonlar gösterilmektedir.

Ses Ne Demektir



Cisimlerin titreşiminden meydana gelen fiziksel bir olay. Fakat sıvı, katı , gaz cisimlerinin titreşimlerinin ses olabilmesi için, bu titreşimlerin saniyede 20 den 20.000 e kadar olması gereklidir. Ses titreşimleri, havaya çarpınca, suya atılan bir taşın meydana getirdiği halkalar gibi, havada her yönde ilerleyen titreşimler meydana getirir. Böylece ses, havada ses dalgaları halinde yayılır. Ses dalgaları, kulağımıza gelirler. Kulak zarında da aynı titreşimleri meydana getirerek sesi duyma olayı meydana gelmiş olur.

Sesin, ses dalgaları halinde yayılması, ışık kadar olmasa bile (ışık saniyede 300.000 kilometre hızla gider), hızı oldukça fazladır. Saniyede 331 metre gider.

Sesin başlıca üç özelliği vardır :

a - Şiddeti (sesi meydana getiren titreşimlerin büyüklüğüne, ses kaynağından olan uzaklığa bağlıdır),

b - Yüksekliği (saniyedeki titreşim sayısına bağlıdır; titreşim ne kadar çok olursa, ses o kadar ince olur),

c - Tonu (aynı yükseklik ve aynı şiddetteki sesleri birbirinden ayırt etmemize yarayan özellikleridir; titreşen maddenin cinsine göre değişir). Ses titreşimlerinin, belirli bir zaman aralığında eşit olması, gürültü yü meydana getirir. Belirli bir armoni içinde karışan ses dalgaları ise müziği meydana getirir.

Ses Ve Sesin Temel Özellikleri



Esnek cisimlerin titreşmesi ile oluşan ve dalgalar halinde yayılan enerji çeşidine ses denir.
Ses veren her madde veya cisim bir ses kaynağındır. Ses kaynakları titreşerek ses meydana getirir. Titreşim bir cismin ileri – geri gidip gelme hareketidir. Ses veren herşey titreşir.
Ses veren bir kaynağın ses çıkarırken titreştiğini diyapozonda görebiliriz. Gırtlağımızda ses telleri bulunmaktadır. Bu ses telleri akciğerlerimizden gelen hava ile titreşir. Titreşimle meydana gelen ses, dil ve dişlerin yardımıyla sözcük olur.
Ses madde bulunan her ortamda yayılır. Boşlukta madde olmadığı için yayılmaz. Sesin hızı, ışık hızına göre çok azdır. Ses saniyede 340 m yol almaktadır. Sesin yayılma hızı ortamın sıcaklığına bağlıdır. Sıcaklık arttıkça yayılma hızı artar. Sesin yayılma hızı ortamına da bağlıdır. Ses en hızlı katı maddelerde yayılır.
Bir ses kaynağından çevreye yayılan ses dalgaları, sert bir yüzeye çarptıklarında doğrultularını değiştirerek yansımaya uğrar. Çevremizdeki seslerin bir kısmını yansıma sonucunda duyabilmekteyiz.
Sesin Özellikleri:
Bir sesi başka bir sesten, aşağıdaki üç özelliğinden yararlanarak ayırabiliriz.
1.Sesin Şiddeti
Sesin kuvvetli yada zayıf olmasıdır.
2.Sesin Yüksekliği
İnce sesi, kalın sesten ayıran özelliğe denir. Sesin yüksekliğini, saniyedeki titreşim sayısı (frekansı) belirler. Saniyede 300 kez titreşen telin çıkardığı ses, 200 kez titreşen telin çıkardığı sesten daha incedir.
3.Sesin Tınısı
Ses kaynağının cinsini belirlemeye yarayan özelliğidir. Keman sesini mandolinden, kaval sesini flütten ayıran özelliktir. Aynı yükseklikte ve aynı şiddete başka başka müzik aletlerine ait sesleri kulağımızın ayırt etme özelliğidir.
Bir ses kaynağından yayılan ses dalgaları, çevredeki bazı ses kaynaklarını titreştirebilir. Frekansları aynı olan kaynaklardan biri titreştirildiğinde diğer ses kaynağının etki ile titreşmesine rezonans (tınlaşım) denir.

Müziğin İnsan Hayatımızdaki Yeri


Müzik denince akla ilk gelen kavram “insanları eğlendiren,nota” akla gelmektedir.Halbuki bu doğru değildir müzik Gözle görülmeyen ancak ritimlerle dile getirilen içindeki aktivasyonlarla insanların ya da hayvanların müzik anlama kabiliyetlerini geliştirecek düzeyde olan ahenktir.

Müziksiz hayat boş bir hiçe benzer kişi müzik dinleme alışkanlığına değinmemişse ya da müzik dinleme yetisine sahip değilse hayatındaki birtakım olayları analiz edebilmek için müzikten mahruz kaldığı için moral gücü kötüdür.

Ama o kişi yorgun,canı sıkılmış,bitkin ise müzik dinlediğinde morali,can sıkıntısı yeniden yerine geliyorsa müzik o kişi için hayatta vazgeçilmez bir unsurdur. Nasıl ki vücudumuzun besine,gıdaya,proteine,kalsiyuma ihtiyacı var ; müziğinde ruhumuz açısından maddi ve manevi değeri küçümsenemez müzik girdiği ortama ayak uydurabilme yetisine sahiptir nasıl ki insan yaşadığı çevreyle uyum sağlar.

İşte müzik de böyledir çevreye ortama ayak uydurma kabiliyeti vardır. Bir ünlü Türk bilgini Mevlana “müziksiz hayat hiçe benzer,müzik kalbin ve ruhun gıdasıdır o gıdadan kimse mahrum kalmasın” demiştir. Mevlana’nın da dediği gibi müziğin hayatımızdaki yeri küçümsenemez müzik hayata bakış ufkumuzu geliştirir bizlere kabiliyet verir.

Bir de müziği anlayıp dinlemek var;bir de müziği anlamadan dinlemek vardır. Ama anlamadan dinlediği müzik kişide herhangi bir çağrışım kazandırmaz, çağrışım kazandırmadığı gibi de o müzik müzik olmaktan çıkar. Ama bir de müziği ahengine göre dinleyen kişide öyle çağrışımlar meydana gelir ki o müzik onu mutlu eder.

İşte müziğin hayatımızdaki bu nedenleri bizim hayattaki ufkumuza değer katacaktır.

İnsan,Sanat Ve Müzik




İnsanlar toplu olarak yaşamak zorundadır. Bu anlamda hayatlarını sürdürmek için çeşitli işler yaparlar. Bu yaptıkları işler dışında duygularını ve düşüncelerini başka şekillerde anlatmak isterler. Bu anlatım ancak sanat ile olabilir.
Sanat kavramının pek çok anlamı vardır. Sanat genel olarak,bir duygunun ,tasarının ya da güzelliğin ifade edilebilmesidir. Sanatçı kavramı da,toplumun bu gereksiniminin karşılanmasında görev alan kişilerdir. Sanatçılar ne yapmalıdırlar? Düşünce ve duygularına becerilerini de katarak eser üretmelidirler.
Tolstoy'a göre sanat,insanların bir zamanlar yaşamış olduğu duyguları,kendince canlandırdıktan sonra
, aynı duyguları başkalarının da hissedebilmesi için ses, çizgi,hareket ve kelimelere belirlenmiş biçimler arasında bir takım duyguları,dış dünyaya elle tutulur,gözle görülür biçimde aktarmaktır',demiştir. Pek çok sanat tanılaması var. Ben en beğendiğimi yazdım.
Her toplum sanatla ilgilenmiştir. Bunu mimari yapıtlardan,resim ve heykellerden anlayabiliriz.Görsel sanatlar,resim,heykel,fotoğraf ...vs gibidir. İşitsel sanatlar,müzik,edebiyat,şiir.. ..vs gibidir. Sahne sanatları ise şunlardır:Bale,tiyatro,opera.. .vs. Müzik bu sanat kollarıyla içiçedir. Örneğin; bale müzik olmadan yapılamaz. Şiir dinletilerinde,şiire anlam katmak için müzik kullanılıyor