Ana Sayfa » » Müziğin Temel Unsurları

Müziğin Temel Unsurları

Müzik ülkesi 16 Aralık 2012 Pazar | 15:55


müziğin temel unsurları

Müziğin temel unsurlarıyla ilgili genel bilgiler hemen herkes tarafından bilinir ama bazen bu unsurların kısa bir cümle oluşturması o kadar da basit değildir çünkü her bir unsur içinde birçok element barındırır ve her biri bir diğeriyle kuvvetli bir bağ içindedir. Bir müzik eseri doğası gereği fiziksel ve ruhsal bir çok unsuru birarada taşır. Müziğin karmaşık ve kompleks olduğu düşünülür ama yakından ilgilenince bunun öğrenilebilecek olduğu da anlaşılır. Müzisyenlerin ve bestecilerin en sık kullandıkları dört temel unsur ve diğer faktörler hakkındaki yaygın metotlar bellidir ama çok fazla uç düşünmeye gerek olmadan biliriz ki, çoğu müzik parçaları sadece birkaç unsur biraraya getirilerek de ortaya çıkmış olabilir. Aksi mümkün olsa da genel kabul gören, her müzisyenin müzik teorisi bilmesi gerektiğidir.
Melodi
Melodi, üç düzlemde ele alınabilir. a. Belirli bir ifade veya fikir olarak birbiriyle ilişkili sesleri ritmik olarak organize eden ses veya söz dizisi, b. Arka arkaya notaların düzenlenmesi açısından müziğin yapısı, c. Bir kompozisyon eşliğinde eserin önde gelen hava’sı, d.teknik bir müzikal düşünce birliği. Türkçede tam karşılığı makamla söylediğimiz nağme. Melody ritmi ile ele alınmalıdır çünkü müzik için gerekli olan esas unsurlarlardır. Melodi, bir şarkının ana ayarını yapar ve bir dizi tek ton’lu notalar dizgesi oluşur, sol-sağ okunur ve müziğin yatay (horizontal) yönünü ortaya koyar. Notalar eşzamanlı olarak çalınır ve bu nedenle gösterimde dikey yazılır, çünkü uyum ‘dikey’dir. İki veya daha çok sayıda melodinin bir arada çalınması da sözkonusudur ki bu kontrpuan  (iki farklı melodi birbirine uyumlu hale getirilir) ile mümkün olur. bir müzik parçasının melodik hattında, melodi ile ilişkili süslemeler ekstra notalar bulunabilir. Melodi ile ilişkiyi “yüksek” ve “düşük” tutan ise perdedir, derecesi ve vibrasyonu ise ritimle birlikte müziğin işitsel niteliğini (örneğin,bpm) verir. Bir müzik parçasının melodik dokusal özellikleri polifonikveya monofonik çoksesli veya teksesli-  yapısını ortaya koyar. 1600’lü yıllardan bu yana polifonik uyum mod’lu müzik kabul görmüştür, Melodinin prensipleri sonsuzdur  ama kendi başına bir melodi monofoniktir. Melodi birçok bileşene sahiptir. Tek bir melodik hattı bir ölçekte konsantre etmesi mümkün olduğundan, uyum, uyak, ritim ve kompozisyon parçaları arasındaki mantıksal bağları kurar ve diğer unsurları hakimdir. Zengin bir müzik tüm bu unsurların tek bir ses olarak karmaşık bir melodi olarak verebilir.
Müziğin unsurları içinde adı üzerinde en fazla konuşulan unsur meledidir. Çünkü müziğin kendisini hatırlatmadığı durumlarda bile melodi kendisini hatırlatır. Bu nedenle melodinin hafızası vardır derler, hatta tatlı bir kokusu, bazen bir melodi müzik kadar güçlü olabilir. Bu melodinin bir ritmik hattın üzerinde olmasını sağlayan ise armonidir. Müzikte bir denge olduğunda armoni kulağa hoş gelir. Denge bazen kesintilerden veya eklemelerden sonra kalandır, eşit olarak bölünmemiş zamanı bir ayarda tutar ve esere bütünlük dokusu verir. Müziğin özünde iki ana elemanı vardır. Ses ve hareket. Ses ton, perde, melodi ve armoniyi içine alır. Hareket ise zaman, ölçü, tempo ve ritimden meydana gelir.
Ritim
Bir müzik parçasında notaların düzgün ve ardışık sırayla birbirini takip etmesi ritmi ele verir ve ritim müziğin temel elemanları içinde en sabit görevi olan unsurdur, ritmin olmazsa olmazı ise ‘periyodikliği’dir. Müziğin ritmik yapısı harmoni ve melodiden ayrı yapılanır ki, ritmin de kendi içindeki elementleri vardır. İlki, ritmin süresidir, bu süregiden akış içinde müziğin başlaması ve sonlanmasına ulaşır. İkincisi tempodur, ritmin zamanı içinde bölünmesi ritmin hızını belirler ve bu tempoyu ortaya çıkarır. Tempodaki herhangi bir değişiklik, eserin ritmik yapısını etkilemez, örneğin gevşek bir pasajda temponun gergin olması, kalabalık bir pasajda gevşek olması gerekebilir. Ritmin içindki rubato olarak adlandırılan terim ise, ‘bir pasajın büyük bir ritim özgürlüğü içinde çalınması ise icracının yorumu ile ortaya çıkan durumu anlatır. Üçüncüsü ölçüdür. Ölçü ve bar terimleri sık sık birbirinin yerine kullanılmaktadır ama ölçü, periyodik olarak diğerlerinden daha güçlü notayı düzenli aralıklarla ölçer ve ayırır, Vuruşların ölçü uzunluğu, kısa veya uzun olabilir. 2/4, 4/4, 4/8, zamanı ölçmek için gösterilen işaretlerdir. Nasıl ki bir şarkıyı hatırlamak istediğimizde mırıldandığımız şey melodidir, bunu sürekli hale getiren ve melodinin ana hattını oluşturan ritimdir ve bilinir ki ritim melodi olmadan varolabilir ama melodi ritim olmadan varolamaz.
Armoni
Bilinir ki şarkı akorlardan meydana gelir ve armoni akor kurallarına başvurarak seslerin nasıl birbirine uygun kullanılabileceklerini, nasıl bağlanacaklarını, taşıdığı değerleri ve görevleri üstlenir. Armonik müziğin kullanımına IX.yüzylın ortalarında rastlanır. XVI. yüzyılda ise bir piyano, akor için popüler bir yöntemden farklı bir tonda ölçeklendirilmiş ve saf tonlar olduğunu ortaya çıkan temel ölçekli (tonik) armoniler ile eşit tempered ölçekli (ortak kullanım ölçekli) armoniler birbirinden ayrı değerlendirilmişti. Melodik yapı müziğin ‘yatay’ yönüyle ilgilenirken armoni ‘dikey’ unsurlarıyla ilgilenir. Ayrı iki veya daha çok ses aynı anda çalındığında kendini hissettiren armonidir ve melodik hat birden fazla olduğunda müziğin aynı sahada uyum içinde ilerlemesi sağlar ve melodik kalıbın içindeki ayrı tınlayan bağımsız sesler arasındaki ilişkiyi düzenler. Armonik bir kalıp kolaylıkla akor haline dönüştürülebildiği gibi müziğin akışında, onu güzelleştiren, şarkıya estetik katan unusurdur, bu nedenle ayırt edilebilir niteliktedir fakat bu dinleyici tarafından işitilemez olmalıdır. Armonik akorların kendi içinde katmanları vardır. Majör (büyük üçlü) en temel armoniler birimidir, mutlu akor’ları, minör (küçük üçlü) ise hüzünlü akorları işaret eder. Günümüz çağdaş müziğinde, aralıklar yeniden bir fonksiyon kazandığından zaman zaman armoni fikrinden uzaklaşıldığı görülür. Bir parçanın armonik kalınbı ise akorların ne sıklıkta değişiklik gösterdiğine bağlıdır. Yani birbiri ardına gelen ve hemen hesap edilebilir olan titreşimler armonik, hesap edilemeyenler ise değildir.
Geçmişten bu yana insanlar doğadaki cazibenin ve mistik telkinin esasını bulmaya ve araştırmaya yönelmişlerdir. Çağlar boyunca duygu, sezgi ve düşünce ile sayısal oranların paralelliğini bulmaya çalışmıştı. Hayatın kendi oluşu içinde, bir dinamizm ve genel bir armoni yasası vardır. Armoni kimi zaman “aykırı sesleri” uyumlu hale getirmek için, kimi zamanda herhangi bir ton içindeki aynı seslerin farklı zamanda duyulması ile oluşan ahengi yaratmak için kullanılır. Bir şarkı akorlardan meydana gelir ve bu akorlar majör yada minör ton’dadır. Peki bir şarkıda her ikisi beraber kullanılamaz mı? Kullanılırsa, ‘uyum’ bunun neresindedir. Duyduğumuz her ses içinde başka sesler de barındırır. Bir tek nota veya ses duyduğunuzda sistematik olarak peşinden belli sesleri tekrarlar. Buna müzikte ‘doğuşkanlar’ denir. İlk duyulan sesin peşinden ondan çok daha az miktarda tınlamasıdır. Bu duyum  derinliği sağlarken beyin bunu sesin doygunluğu olarak algılar. Yani bir ses duyulduğunda peşinden başka sesler de duyulur. Bu doğuşkanlar tek bir koşulla duyulurlar. Onu çıkardan nesnedeki titreşen her neyse o an yanınızda titreşmelidir. (yani herhangi bir aktarım veya ortam değişikliğine uğramamış olması gerekir) örneğin bilgisayardan gelen sesler. Bunlar aktarım yaşadığı için doğuşkanlarını kaybederler. Bir sesin herhangi bir şekilde kaydı yapıldığında varolan tüm doğuşkanları kaydedemez kaldı ki seslerin üzerinde mastering işlemlerinin amacı da bu kaybolan hislerin ve sunileşen sesleri orijinaline yakınlaştırılma çabasıdır.
Tını
Sesler genellikle perde, ses yüksekliği ve ses kalitesi ile karakterize edilirler. Sesdeki “ton kalitesi” ise aynı sahadaki sesleri ayırt etmek için ses özelliklerini açıklar. Her sesin kendine özgü ton kalitesi vardır ve her ses kendine özgü bir tını verir. Aynı oktavda, aynı notayı (tonu) aynı yoğunlukta ve aynı uzunlukta çalan bir kemanla bir flüt arasındakı temel fark ‘tını farkı’dır. İki ses arasındaki tını farkı da aynıdır. Tını aynı zamanda sesin frekansını ortaya çıkardığı gibi sesin yumuşaklık veya sertlik düzeyini de belirler. Sesin dinamik yapısı ile harmonik içeri tarafından belirlenen sesleri, bir gitartın akustik mi elektronik mi olduğunu ayırt eder. Müzik araçlarının verdiği sesleri birbirinden ayırt etmeyi sağlayan tını özelliği olduğu gibi, bir cismin titreşiminden çıkan sesi ile başka nitelikteki bir cismin aynı yükseklikte çıkan sesi arasındaki ayırt edici özelliklerini de kapsar. Örneğin çalınan aletin bir bas gitar veya bir lead gitar olduğunu gösteren tekil veya birden fazla akorun aynı yada farklı zamanlarda birlikte olmasını ortaya çıkaran tını’dır, ve tını çoğu kez seslerin notasyon hücumu ve müzik dinamikleri olarak ele alınır. Müzisyenler enstrüman veya komposizyon ile ses kontrolü yaparken tüm geçerli yazılı işaretlerin birarada olması gerektiğini bilirler. Ses tonu ise yüksek frekanslı (yüksek perdeden) sesler tiz, düşük frekanslı (düşük perdeden) sesler pes olarak nitelendirilir. Ses tonu bu anlamda genellikle perde ile birlikte kullanılır ve sık sık ses kalitesi anlamına gelir. Bir şarkıcı veya flüt çalan bir müzisyen mükemmel bir perdeden ses üretebilir, ama sesin  kalitesi düşükse, sonuçları donuk veya zayıf olacaktır.Bir şarkıcının ses tonu ve sesinin kalitesi diğer enstrümanlar veya seslerden kendini ayıran bir eşikte kullanıldığında  bu vokal sahanın özelliklerini de gösteriyor
Paylaşmak güzeldir... :

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu konu hakkındaki yorumunuzu alalım ;)